Shahzadeh N. İgual RÖPORTAJI SÖZCÜ GAZETESİ

Türkiye’yi Particilik Değil Atatürkçülük Kurtaracak

İran Devrimi’ne ve İran-Irak Savaşı’na şahit olan Shahzadeh N. İgual, Atatürk’ün Türk halkına her şeyi altın tepside sunduğunu söyledi ve ekledi: “Elinizdeki hazineyi yeniden fark edin…

 

Hem İran hem Türk vatandaşı olan Shahzadeh N. İgual, 1978 Tahran doğumlu. İran’da değişen rejimle ters düşenlerin ve İran-Irak savaşıyla birlikte ülkeyi terk edenlerin arasında henüz 12 yaşındayken o da yer almış. Annesi ve iki kız kardeşiyle savaştan kaçarak İzmir’e yerleşen İgual, geçtiğimiz hafta piyasaya çıkan Tahran’ın Kırmızı Sirenleri adlı romanında yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlatıyor. İlk röportajını SÖZCÜ’ye veren Shahzadeh N. İgual’le Taksim’de buluştuk, konuştuk…

– Bu romanı ne zaman yazmaya karar verdiniz?
2006’da bitirmiştim. 2007’de annemi kaybedince yazdıklarımı kaldırdım, yıllarca bakamadım. Çünkü bu romanın kahramanıydı annem. Geçen yıl yazdıklarımı çıkardım ve 8 ayda yeniden yazdım.

– İran’da İslam devrimi yaşanırken siz 1 yaşındaydınız.
İran’da önce İslam devrimi yaşandı, sora İran-Irak savaşı başladı. Ülkem karıştı. Buna neden olan ülkeyi lanetliyorum.

‘BENİMKİSİ VATANSIZLIK’

– Hangi ülke bu?
Dünyanın baş karıştırıcısı elbette Amerika Birleşik Devletleri’dir. Hiçbir Amerika Başkanı masum değildir. En eli kanlısı elbette Obama’dır. Derdim halkıyla değil, bu ülkenin dış politikasıyla ilgilidir.

– İran, her vesileyle Amerika’ya kafa tutuyor…
O coğrafyanın Arap olmayan tek ülkesidir İran. Çünkü, Pers medeniyetinden gelmektedir.

– İran’dan nasıl kaçtınız?
Babam, benim ve iki kız kardeşimin yurt dışında okuması için annemle bizi Kanada’ya göndermek için harekete geçti. Biz önce İstanbul’a geldik. Ben 12 yaşındaydım. İstanbul’dan İzmir’e geçtik. Kanada’ya gitmek istedik ama annem Türkiye’nin İran’a sınır ülke olması nedeniyle İzmir’de kalmamızın daha iyi olacağını düşündü. Ülkemize, babamıza yakın olalım diye.

– Türkiye’yi sevdiniz mi?
Benim Türkiye ile ilişkim, görücü usulüyle evlenmeye benziyor. Önce kabul edip, sonra alışıyorsunuz, en sonunda da seviyorsunuz. Tahran’a giderken Türkiye’yi özlüyorum, Dönerken yüreğim İran’da kalıyor. Benimkisi vatansızlık…

– Babanıza ne oldu?
Babam gerçek bir yurtseverdi. Onu bir daha göremedim. Yaşadığı talihsizlikler sonrası hapse girdiğini duyduk, daha sonra da hayatını kaybetti. İran çok acılar çekti. Dilerim, böyle acıları Türkiye çekmesin…

– Türkiye’de de acılar çok…
Türkiye şanslı, Atatürk gibi bir lidere sahip olmuş, bu çok büyük bir olaydır. Ancak son 10-15 yıldır yaşananlara ben de şaşırıyorum. Çeyrek asırdır bu ülkedeyim. 1 Mayıslar’da dayak yedim, Nazım Hikmet hayranlığım yüzünden okuldan uzaklaştırıldım, Gezi Parkı direnişinde ön saflardaydım.

– Atatürk’e hayransınız…
Atatürk’e kim hayran değil ki! İnanılmaz bir deha, inanılmaz bir önder. Nutuk’u iştahla okudum. Atatürk, dini kullanmaya kalkanları, dinle devlet işlerini ayırarak durduran muhteşem bir liderdir. Ona dinsiz deseler de o hepimizden daha Müslümandır. İslam coğrafyasında Atatürk bir talih kuşuydu ve o talih kuşu Türkiye’nin başına kondu. Bugün ne yazık ki bunun kıymeti bilinmiyor. Bazıları Atatürk’ün verdiği haklarla yobazlık istiyor.

‘ÖYLE BİR DEHA Kİ’

– İran’da neler yaşanıyor?
Yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, kadınların evlerden çıkıp hayata katılmalarını istiyor. İran’da din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasıyla İslam’ın korunacağı söyleniyor.

– Atatürk’ün bir asır önce söylediği noktaya onlar şimdi geliyorlar demek ki…
Ne yazık ki Türkiye’de laiklik karşıtı olanların sayısı artıyor. Bir bölüm gençler nasıl bir hazineye sahip olduklarını onu kaybettiklerinde anlayacaklar. Atatürk onlara her şeyi altın tepsi içinde sundu. Atatürk öyle bir deha ki, Nostradamus gibi bugünleri ve olacakları o zamandan görmüş, bilmiş. Gençliğe Hitabe’yi herkes ezberlemeli, Nutuk’u ise okumalı. İran’a gelince. Baskılar azaldı, özgürlükler çoğalmaya başladı.

– Türkiye’de neler olur?
Türk halkının sağ duyusuna güveniyorum. Türkiye, çağdaş medeniyetler seviyesine çoktan ulaşmalıydı. Umutluyum Türkiye’den. Her ülkücü Devlet Bahçeli değildir, her sosyal demokrat Deniz Baykal değildir. Türkiye’yi particilik değil, Atatürkçülük kurtaracaktır.

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ ÇOK AŞAĞILARA İNDİ
Shahzadeh N. İgual, Türkiye’de düşünce özgürlüğü konusunda çok aşağılara inildiğini söyledi. Türkiye-İran arasında dostluk elçiliği de yapan İgual, “Hapiste olan gazeteci sayısı bir demokratik ülkeye asla yakışmıyor” dedi…

Not: Sözcü Gazetesi Ropörtajı
Ropörtaj: Yüksel Şengül

Categories:

Tags:

Comments are closed