İran Devrimi’ne ve İran-Irak Savaşı’na şahit olan yazar Shahzadeh N. İgual, “Tahran’ın Kırmızı Sirenleri” adlı romanını pazar günü Yakın Kitabevi’nde saat 14.00’da İzmirli okurları için imzalayacak

Shahzade N. İgual’in Mona Yayınları tarafından kitapseverlere sunulan “Tahran’ın Kırmızı Sirenleri” adlı romanı İran’ın yakın tarihinden önemli bölümler sunmakla kalmıyor, savaşın çocuklar üzerindeki etkilerini  de başarılı bir şekilde veriyor.

İran Devrimi’ne ve İran-Irak Savaşı’na şahit olan yazar N. İgual, koyu bir Atatürk hayranı, “İnanılmaz bir deha, inanılmaz bir önder. Türk halkına her şeyi altın tepside sundu. Ne yazık ki bunun kıymeti bilinmiyor” diyen yazar, İgual, romanını 26 Kasım Pazar günü saat 14.00-16.00’da Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki “Yakın Kitabevi”nde İzmirli kitap severler için imzalayacak.

VATAN HASRETİ…

“Ve iyi kalpli bir dev gelip kurtardı şehirdeki insanları…” Böyle biterdi tüm masallar Tahran’da…Vatan hasreti çekmemiş insanlara anlatması en zor duygudur “yurt özlemi”.

Bunu bizzat yaşayan Shahzadeh N. İgual, önce İslam Devrimi, ardından İran-Irak Savaşı derken Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan İranlı bir ailenin gerçek yaşam öyküsünü kaleme aldı.

1979 yılında değişen rejimle ters düşünenlerin ve yeni sisteme direnemeyen bir kitlenin gitmekten gayrı hiçbir çaresi yoktu. Tutuklanıp, hapsedilen ya da öldürülenlerin dışındakiler ya kaçtılar ya sürüldüler. Yasemin kokulu, kocaman bir anneanne evinden, hiç bilinmedik yabancı diyarlara göç eden ailelerden birinin kızı da, İzmir’de “klorak, boyoz, çiğdem” demeyi, MFÖ şarkılarını ve Tuna Huş’un sesinden Türkçeyi öğrenecekti.

“Tahran’ın Kırmızı Sirenleri”, İran’ın en saygın ailelerinden birinin, devrim ve savaşın ardından yaşadığı acıyı ama her şeye rağmen birbirlerine olan bağlılıklarını anlatan sevgi ve hüzünle bezenmiş bir roman.

SAVAŞ VE ÇOCUK

Shahzade N. İgual’in kaleme aldığı “Tahran’ın Kırmızı Sirenleri” adlı romanda yazar- anlatıcı-kahraman benzeşmesi görülüyor. Buradan da hareketle yazar yaşadıklarından yola çıkarak kurguladığı romanında birçok çocuğun savaş içindeki durumunu çok güzel veriyor. Başta kahramanımız olmak üzere sadece İranlı değil Irak’tan İran’a gelen çocuklarında varlığından haberdar ediyor, okuru. Çocukların savaştan en çok etkilenenler olduğu canlı bir şekilde görülüyor, yapıtta.

Yapıtt İran İslam Devrimi sonrasında başlayan İran Irak savaşında babası cepheye giden  çocukların Tahran’da yaşadıkları  kahramanımız üzerinden anlatılıyor.

Shahzade N. İgual, İran İslam Devrimi günlerinden başlayarak bugüne uzanan süreçte yakın tarihte komşumuz İran’da yaşananları sunuyor. Yapıt, İran’ın devrim sonrasında Irak’la savaştığı yılları ve  uygulanan ambargoyu veriyor. Ambargonun ülkede ne gibi sorunlara yola açtığını anlattığı bölümler ise oldukça etkileyici. Çünkü İran’a kaşı uygulanan ambargonun hastaların ilaç bulamamaları sonucunda çıkan üzücü durumlar veriliyor.

İran’ın devrim sonrası Irak’la yaşadığı savaş sonrası uygulanan ambargolar ve bugüne kadar uzanan süreçte yaşananları veren yapıtta bütün bu olumsuzluklara karşın büyüyen  bir ülke olduğunu gösteriyor. Tahran’ın Kırmızı Sirenleri İran’ın her türlü dış baskıya, ambargoya direnerek ve kendi kaynaklarıyla büyüdüğünü anlatıyor.

Shahzadeh Nil İgual

Tahran’da doğdu. İran-Irak Savaşı’na, Tahran’da ilköğretim çağında bir çocuğun gözüyle tanıklık etti. 1990 yılında annesi ve kız kardeşleriyle Türkiye’ye geldi. Öğrenim hayatını İzmir’de  tamamladı. Kahvenin yetiştiği pek çok ülkeye ayak bastı. İpek Yolu’nda uzun bir yolculuğa çıktı. Ortadoğu Dinleri hakkındaki araştırmalarını yıllar boyu süren yolculukları sırasında  tamamladı. Tematik geziler ve iş gezilerinde uzmanlaştı, F&B sektöründe yöneticilik yaptı. Çoğu İran’da yayınlanan pek çok makale ve yayınlara imza attı, İran sinemasından ve çok sayıda örneğin aralarında bulunduğu Farsça bazı eserleri Türkçeye çevirdi.  İstanbul’da yaşıyor, ikinci romanı ve yeni projeleri üzerinde çalışıyor. İran hakkında söyleşilere konuşmacı olarak katılıyor. Türkiye’den kültür turu gruplarına İran’da İranlı bir tur lideri olarak eşlik ederken konuklarını memleketinde ev sahibi olarak ağırlamanın keyfini yaşıyor.

Serdar Ağır/Ege Telgraf/Özel Haber

Categories:

Tags:

Comments are closed